Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Bakanlığın 2022 Yılı Bütçesinin Sunumunu Gerçekleştirdi.
Millî Savunma Bakanlığının 2022 yılı bütçe teklifi TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülüyor. Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar komisyona beraberinde Bakan Yardımcıları Yunus Emre Karaosmanoğlu, Alpaslan Kavaklıoğlu, Şuay Alpay ve Muhsin Dere ve ilgili Bakanlık personeli ile katılarak Bakanlık faaliyetlerine ilişkin bir sunum gerçekleştirdi. Bakan Akar sunumunda şunları söyledi:
TÜRKİYE ULUSLARARASI İLİŞKİLERDE ÖZNE HÂLİNE GELDİ
Bilindiği üzere, güvenlik ortamı yeniden şekilleniyor; güç dengeleri, aktörler ve roller sürekli değişiyor.
Sn. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, uluslararası ilişkilerde özne hâline gelen, etki ve ilgi alanı her geçen gün genişleyen ülkemiz, tüm bu gelişmeleri yakından takip etmekte; köklü tarihi, dinamik nüfusu ve güçlü ordusuyla bu yeni dönemin şartlarına kendini hazırlamaktadır.
Cumhuriyet tarihimizin en kapsamlı, en yoğun faaliyetlerini sürdürdüğümüz bu dönemde doğal olarak TSK’nın da görev ve sorumlulukları artmaktadır.
Bu kapsamda Mehmetçik; egemenlik, bağımsızlık ve güvenliğimiz için yurt içi ve sınır ötesinde terörle mücadeleye; mavi vatanımızda ve semalarımızdaki hak, alaka ve menfaatlerimizi korumaya, azim ve kararlılıkla devam etmektedir.
Aynı zamanda yedi iklim üç kıtaya barış, huzur ve adaleti götüren atalarımızdan aldığı ilhamla, bölge ve dünya barışına katkıda bulunmak için de her türlü gayreti göstermektedir.
2015’TEN BU YANA 32 BİN 901 TERÖRİST ETKİSİZ HÂLE GETİRİLDİ
Terörle mücadele faaliyetlerimizi kısaca özetlemek gerekirse; FETÖ, PKK/PYD-YPG, DEAŞ başta olmak üzere tüm terör örgütlerine karşı mücadelemiz artan bir şiddet ve tempoda aralıksız devam etmektedir.
– 24 Temmuz 2015’ten bugüne kadar; yurt içinde, Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyinde toplam 32.901,
– Bu yılın başından itibaren ise 2.426 terörist etkisiz hâle getirilmiştir.
Özellikle ifade etmek isterim ki, ülkemizin ve milletimizin güvenliği için icra edilen tüm operasyonlar, uluslararası hukuka uygun, Irak ve Suriye’nin hak ve hukukuna saygılı, meşru müdafaa hakkı kapsamında ve sadece bölgedeki terörist unsurlar hedef alınarak yapılmaktadır.
Birilerinin “sivillere zarar verildiği, bazı etnik ve dinî grupların hedef alındığı” gibi asılsız iddialarla sis tabakası ve suni gündem oluşturmaya çalışması, beyhude bir çabadır.
Zira biz, sadece ülkemizin ve milletimizin güvenliğine değil, aynı zamanda bölgede yaşayan masum insanlar ile tüm dinî ve etnik grupların güvenliğine de büyük önem vermekteyiz.
Operasyonlarımızda ayrıca tarihî ve kültürel dokular başta olmak üzere çevrenin korunmasına da azami dikkat ve hassasiyet göstermekteyiz.
Bir kez daha vurgulamak isterim ki binlerce yıldır bu coğrafyayı, ekmeği, suyu birlikte paylaştığımız Kürtler bizim kardeşimizdir. Bunun en açık göstergesi şanlı bayrağımız ve sancağımız için canlarını feda eden ve şehitliklerimizde bir arada yatan kahramanlarımızdır.
Bizim için terörün ve teröristin etnik, dinsel, mezhepsel ayrımı söz konusu değildir. Terörist, teröristtir.
Bu kapsamda, başta ABD olmak üzere yabancı muhataplarımıza PKK=YPG olduğunu her seviyede dile getiriyor, anlatıyoruz ve teröristlere verilen her türlü desteğin kesilmesini ısrarla talep ediyoruz.
PKK = YPG olduğu hususunda hiç bir tereddüt bulunmamaktadır. Esasen, bizzat terörist elebaşları da Suriye’deki sözde komutanların, daha önce PKK saflarında yer aldığını basında açıkça itiraf etmiştir.
Ayrıca ABD Senatosunda düzenlenen oturumlarda, bazı uzmanlar ABD’nin YPG ile ilişkisinin sonlandırılması gerektiğini belirtmektedir.
Sonuç olarak asil milletimizi, 40 yıldan beri başına musallat olan terör belasından kurtarmakta kararlıyız. Bizim tek hedefimiz teröristlerdir. Bizim için terörist neredeyse hedef orasıdır. Operasyonlarımız, en son terörist etkisiz hâle getirilinceye kadar azim ve kararlılıkla devam edecektir.
MEHMETÇİĞİN NEFESİ TERÖRİSTLERİN ENSESİNDE
Irak’ın kuzeyinde Pençe Harekâtları ile “girilemez” denilen yerlere girilmiş, bölgede yıllarca teröristler tarafından geniş bir alan içinde kullanılan barınak, sığınak, depo ve sözde karargâhlar tahrip edilmiştir.
Mehmetçiğin nefesi, teröristlerin ensesindedir. Terör örgütü sözde elebaşları iki gece aynı yerde yatamamaktadır.
Irak için de tehdit teşkil eden ve bölgedeki istikrara zarar veren terör örgütü ile mücadele, Irak’la koordineli ve yakın iş birliği içerisinde sürdürülmektedir.
SURİYE’DE 4 BİN DEAŞ’LI TERÖRİST ETKİSİZ HÂLE GETİRİLDİ
Suriye’deki gelişmelere bakıldığında; 15 Temmuz hain darbe girişiminden kısa bir süre sonra hudutlarımızın ve vatandaşlarımızın güvenliğini sağlamak için bilindiği üzere Suriye’nin kuzeyinde PKK/PYD/YPG ve DEAŞ gibi terör örgütlerine karşı Fırat Kalkanı (2016), Zeytin Dalı (2018) ve Barış Pınarı (2019) harekâtları başarıyla icra edilmiştir.
Bu harekâtlarda göğüs göğüse mücadele ile 4.000 DEAŞ’lı terörist etkisiz hâle getirilirken ülkemizin güneyinde kurulmak istenen terör koridoru da engellenmiştir.
Aynı şekilde İdlib bölgesinde, Bahar Kalkanı (2020) Harekâtı icra edilerek yeni bir göç dalgası ve başta kadınlar ile çocuklar olmak üzere insanlık dramının yaşanması da önlenmiştir.
Unutulmamalıdır ki, terör koridoru engellenmeseydi; ülkemiz çok daha büyük ve kapsamlı tehdit ve tehlikelerle karşı karşıya kalacaktı.
Bu operasyonlar sonucunda;
– Yaklaşık 470 bini İdlib’e olmak üzere 1 milyondan fazla Suriyeli evlerine ve topraklarına gönüllü, güvenli ve saygın bir şekilde dönmüştür.
Suriye Harekât alanında zaman zaman ateşkes ihlalleri ve saldırılar meydana gelmektedir. Yapılan her türlü tacize ve saldırıya misliyle karşılık verilmekte; gerekli tedbirler alınmaktadır.
Sn. Cumhurbaşkanımız ve Sn. Putin arasında Soçi’de yapılan 29 Eylül’deki görüşmeden sonra taciz ve saldırılarda bir azalma meydana gelmiştir.
Bu çerçevede, Suriye konusunda Rusya ile sahada ve masada temas ve koordinasyonumuz devam etmektedir.
Güvenli hâle getirilen bölgelerde hayatın normalleşmesi için ilgili bakanlık, kurum ve kuruluşlar ile koordineli olarak çalışmalar devam etmektedir.
Bu kapsamda 14 hastanede yaklaşık 3 milyon kişiye sağlık hizmeti verilmiş, terör örgütünün zarar vererek kapattığı ve Türkiye tarafından yeniden eğitim ve öğretime açılan 1.325 okulda 300 binden fazla öğrenciye eğitim desteği sağlanmış; 500’den fazla cami ve kilise onarılarak hizmete açılmıştır. Suriye’de istikrarın bir an önce sağlanması, insani trajedilerin son bulması için her türlü gayret gösterilmektedir.
YUNANİSTAN’IN HUKUKSUZ EYLEMLERİNE DİPLOMATİK ALANDA VE SAHADA GEREKLİ KARŞILIK VERİLİYOR
Ege ve Doğu Akdeniz’de ise Yunanistan ve GKRY’nin uluslararası hukuka uygun olmayan taleplerinden ve yayılmacı anlayışlarından kaynaklı bazı sorunlar yaşamaktayız.
Tüm iyi niyetli diyalog çağrılarımıza rağmen Yunanistan’ın yaptığı her türlü haksız hukuksuz eylemlere, mütekabiliyet kapsamında diplomatik alanda ve sahada gerekli karşılık verilmektedir.
Yunanistan;
– Her türlü gerçeği çarpıtarak ve âdeta kuzu postuna bürünerek mağdur bir ülke olduğu imajını vermeye,
– AB üyeliğine sığınarak hukuk dışı ve saldırgan eylemlerini örtbas etmeye,
– Suni bir tehdit algısı oluşturarak bazı ülkelerle ittifak kurmaya çalışmaktadır.
Bu “ittifak içinde ittifak” girişimleri, hem NATO dayanışmasına hem de ikili ilişkilere zarar vermektedir.
Bütün bunlar; bölgesel istikrar ve güvenliğe katkı sağlamayan, aksine gerginliği tırmandıran, müttefiklik ruhuna aykırı eylemlerdir.
Ayrıca Yunanistan, bazı ülkelerin teşvik ve kışkırtmalarıyla da provokatif bir silahlanma sevdasına kapılmış bulunmaktadır.
Yunanistan’ın bu yaklaşımının beyhude bir çaba olduğunu bizimle birlikte kendi akademisyenleri, bazı emekli diplomatları ve emekli komutanları da açık yüreklilikle ifade etmektedirler.
Tüm bunların yanı sıra Yunanistan, göçmenlere karşı AB’nin savunduğunu iddia ettiği ortak değerlere ve evrensel ilkelere aykırı ve insanlık dışı uygulamalar sergilemektedir.
Ege Denizi’nde kadın ve çocuklar da dâhil olmak üzere göçmenleri acımasız bir şekilde geri itmeye devam etmektedir.
Geri ittiği göçmenlerin görüntülerini sildirmekten, delilleri yok etmekten de çekinmemekte ve yaptığı hukuksuzluğu gizlemeye çalışmaktadır.
Tüm bunlara rağmen biz, aramızdaki sorunların uluslararası hukuka uygun, barışçıl yöntemlerle, iyi komşuluk ilişkileri çerçevesinde ve diyalog ile çözülmesini samimi olarak istemekteyiz. Bunun için de her türlü çabayı göstermekteyiz.
Bu çerçevede, Güven Artırıcı Önlemlere ilişkin görüşmelerin 4. turu için davet ettiğimiz Yunan heyetini Ankara’ya bekliyoruz.
Defalarca ifade ettiğimiz gibi Türkiye hiç kimse için tehdit değildir. Aksine dost ve ortakları için güçlü, etkin ve güvenilir bir müttefiktir.
En samimi temennimiz;
– Türk ve Yunan halklarının bölge zenginliklerinden de adil bir şekilde istifade ederek barış, refah ve güven içinde yaşaması,
– Ege Denizi’nin Türkiye ve Yunanistan arasında dostluk denizi olmasıdır.
KIBRIS’TA TEK ÇÖZÜM: EŞİTLİĞE DAYALI BAĞIMSIZ İKİ DEVLET
Kıbrıs konusunda ise, bildiğiniz üzere, bugüne kadar ortaya konulan çözüm yöntemlerinden bir sonuç alınamamıştır. Artık Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliği ve eşit uluslararası statüsü tescil edilmeden müzakerelerin ilerleyemeyeceği açıkça görülmelidir.
Kıbrıs’ta egemen eşitliğe dayalı, bağımsız iki devlet tek çözümdür.
Bir kez daha vurgulamak isteriz ki Kıbrıs bizim millî meselemizdir. Garanti ve İttifak antlaşmaları doğrultusunda geçmişte olduğu gibi bugün de Kıbrıslı kardeşlerimizin yanındayız.
Sonuç olarak Ege’de ve Doğu Akdeniz’de hem kendimizin hem de KKTC’nin hak, alaka ve menfaatlerini korumakta azimliyiz, kararlıyız ve buna muktediriz.
LİBYA’DA YABANCI GÜÇ DEĞİLİZ
Sayın Başkan, Sayın Komisyon Üyeleri,
Libya’daki duruma gelince; biz sadece kendi güvenliğimiz için değil, dost ve kardeş ülkelerin barış, huzur ve güvenliği için de mücadele etmekteyiz.
Bu kapsamda 500 yıllık kardeşlik bağlarımız olan Libya’da; ikili anlaşmalarımız ve TBMM’nin onayı doğrultusunda bulunuyor; askerî eğitim, yardım ve danışmanlık faaliyetleri icra ediyoruz.
Bir hususun iyi anlaşılması lazım: Biz Libya’da yabancı güç değiliz. Şu anda Libya’da istikrar adına bir gelişme varsa ve siyasi süreç başlamışsa bu Türkiye’nin katkılarıyla mümkün olmuştur. Libya makamları da bu gerçeği ifade etmektedir.
Amacımız “Libya, Libyalılarındır.” anlayışıyla toprak bütünlüğünü ve siyasi birliğini sağlamış; barış ve istikrar içerisinde yaşayan bir Libya’nın oluşumuna katkıda bulunmaktır.
Bu kapsamda Libyalı kardeşlerimizin haklı davasına desteğimiz devam edecektir.
HAKLI DAVALARINDA AZERBAYCANLI KARDEŞLERİMİZİN YANINDA OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ
Kafkasya Bölgesi’nin de istikrarına büyük önem veriyor; bu bölgede de barışın sağlanması için büyük gayret gösteriyoruz.
Malumları olduğu üzere Azerbaycan, 30 yıldır işgal altındaki öz topraklarını, Karabağı, 44 gün süren Tek Vatan Harekâtı ile Ermenistan işgalinden kurtarmıştır. Bu süreçte Türkiye de, haklı davasında Azerbaycanlı kardeşlerimizin yanında yer almıştır.
Harekâtın ardından imzalanan ateşkes kapsamında kurulan Ortak Merkezde, TSK personeli ve Rus askeri birlikte görev yapmakta, ateşkesin kalıcı olması ve istikrar için gayret sarf etmektedir.
Hâlihazırda TSK, Azerbaycan ordusunun modernizasyon, tatbikat ve eğitim faaliyetlerine destek sağlamakta; işgalden kurtarılan bölgelerde müşterek mayın/EYP arama ve imha faaliyetlerini sürdürmektedir.
Artık Türkiye ve Azerbaycan’ın güvenlik meseleleri birbirinden ayrı düşünülemez bir seviyeye gelmiştir. Başta güvenlik olmak üzere hemen her alanda iş birliğimizi öngören “Şuşa Beyannamesi” (15 Haz 2021) bu doğrultuda tarihî bir adımdır.
Bu Beyanname, sadece iki ülkenin değil tüm Kafkasya’nın kalkınması ve istikrarı için de büyük önem taşımaktadır.
Ermenistan, Sn. Cumhurbaşkanımızın ve Sn. Aliyev’in uzattığı barış ve dostluk elini tutmalı, 6’lı Platform önerimiz dâhil bu fırsatları iyi değerlendirmelidir.
“İki devlet, tek millet” anlayışıyla kederde ve kıvançta bir ve beraber olduğumuz Azerbaycanlı kardeşlerimizin, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da haklı davalarında yanlarında olmaya devam edeceğiz.
MEHMETÇİK, AFGAN HALKININ GÖNLÜNÜ KAZANDI
Afganistan’daki duruma da kısaca değinmek gerekirse;
Türk Silahlı Kuvvetleri, tarihî ve köklü kardeşlik bağlarımız bulunan Afganistan’da bugüne kadar önemli görevler üstlenmiştir.
BM ve NATO kararlarına istinaden TSK bünyesinde Afganistan’da 2002’den itibaren yaklaşık 20 bin personel görev yapmıştır.
ABD ve NATO’nun Afganistan’dan ayrılma kararını müteakip beklenenden hızlı gelişen ve şartların daha da güçleştiği son süreçte, tahliye kararı alınmış ve 48 saatten az bir süre içerisinde, planlandığı şekilde tahliye işlemi başarıyla tamamlanmıştır.
Mehmetçik, bugüne kadar görev aldığı tüm coğrafyalarda olduğu gibi Afganistan’da da atalarımıza ve şanlı tarihimize yaraşır şekilde görevlerini başarıyla icra ederek yerel halkın gönlünü kazanmış, dünya barışına hizmet etmenin gururuyla sağ salim ülkesine dönmüştür.
Türkiye olarak bundan sonra da bölgedeki gelişmeleri yakından takip etmeye devam edeceğiz.
Bu kapsamda; tüm Afgan halkı için önemli olan Kabil Havaalanı’nın işletilmesine yönelik çalışmalara Katar ile birlikte devam edilmektedir.
TSK DÜNYA BARIŞINA KATKILAR SUNUYOR
Barışı destekleme ve koruma faaliyetlerine gelince TSK; NATO, BM, AB ve AGİT görevleri ile ikili ilişkiler kapsamında Azerbaycan ve Libya’nın yanı sıra Katar’da, Somali’de, Kosova’da, Bosna Hersek’te ve daha birçok coğrafyada üstün bir gayretle çalışarak tarihimize, kültürümüze ve atalarımıza yaraşır şekilde, vicdani ve evrensel ilkeler ile insan hakları çerçevesinde bölge ve dünya barışına önemli katkılar sunmaktadır.
TÜRKİYE NATO’DAKİ ÖNEMİNİ KORUMAKTADIR
NATO’nun 70 yıllık etkin ve saygın bir üyesi ve ikinci büyük ordusuna sahip olan Türkiye; NATO’daki önemini korumakta,
NATO müttefikliğine uygun olarak eğitim, tatbikat, harekât ve terörle mücadele konularında sorumluluklarını layıkıyla yerine getirmektedir.
Türkiye; NATO misyon, operasyon ve karargâhlarına yaklaşık 3 bin personel ile iştirak etmekte olup sıralamada ilk beş ülke arasındadır.
2020 yılı kesinleşen savunma harcamalarımızın Gayri Safi Yurt İçi Hasılaya oranı %1,86’dır.
Bu oranı 2024 yılına kadar, NATO’nun üzerinde önemle durduğu %2 hedefine yükseltmek için her türlü gayret gösterilmektedir.
Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin eğitimi ve harekâta hazırlığı konusunda önemli bir yeri olan yurt içi ve yurt dışı tatbikatlar kapsamında ise; 2021 yılında toplam 84 tatbikata fiilî olarak katılım sağlanmıştır.
FETÖ İLE MÜCADELEYE KARARLILIKLA DEVAM EDİLİYOR
Biraz önce bahsettiğimiz faaliyetlerimizi sürdürürken FETÖ ile mücadeleye de, elde edilen yeni bilgi, belge ve verilerle bir bütün hâlinde kararlılıkla devam edilmektedir.
TSK’nın şanlı üniformasını hiçbir hainin taşımasına asla müsaade etmedik, etmeyeceğiz.
15 Temmuz sonrası; yurt içi ve sınır ötesinde düzenlenen harekâtlarda ve sayısı ve çapı giderek artan büyük tatbikatlarda elde edilen başarılar, FETÖ’den temizlendikçe daha da güçlendiğimizin en açık göstergesidir.
Kara Kuvvetlerimizin muharip imkân ve kabiliyetlerinin artırılması maksadıyla Komando Tugayı sayımız 17’ye yükseltilmiştir.
Deniz Kuvvetlerimizin ise deniz seyir süresi, sadece 2020 yılı içerisinde tüm zamanların en yüksek seviyesine, 200 bin saate ulaşmıştır.
Yine Hava Kuvvetlerimiz de bu dönemde, görevlerinin artmış olmasına rağmen faaliyetlerini başarıyla yerine getirmektedir.
Netice itibarıyla bu süreçte TSK’nın etkin, caydırıcı, saygın niteliklerini artırmak için personel temininden eğitimine, yeni askerlik sisteminden teşkilat ve lojistik yapısına kadar reform niteliğindeki birçok yenilik ve uygulama hayata geçirilmiş; böylece TSK, nitelik ve nicelik olarak sürekli bir gelişim kaydetmiştir.
MSÜ’YE ÖĞRENCİ ALIMLARI ŞEFFAF VE DENETLENEBİLİR ŞEKİLDE GERÇEKLEŞTİRİLİYOR
Bildiğiniz üzere her alanda olduğu gibi savunma alanında da insan gücü olmaksızın teknoloji tek başına yeterli ve anlamlı değildir.
Bu kapsamda, tüm personelimizi millî, manevi ve mesleki değerlerimiz doğrultusunda yetiştirmek ve donanımlı bir hâle getirmek suretiyle TSK’nın etkinliği, caydırıcılığı ve saygınlığı her geçen gün artmaktadır.
Öğrenci alımları; Anayasa, kanunlar ve ilgili mevzuata uygun olarak yargı denetimine açık, şeffaf ve denetlenebilir bir şekilde gerçekleştirilmektedir.
SAVUNMA SANAYİMİZDE YERLİLİK VE MİLLÎLİK ORANI YÜZDE 80’LERE YAKLAŞTI
Sizlerin de yakından takip ettiği üzere ülkemiz, Sn. Cumhurbaşkanımızın liderliği, teşviki ve desteğiyle savunma sanayisinde büyük atılımlar gerçekleştirmiş; bu alanda yerlilik ve millîlik oranı, %80’ler seviyesine yaklaşmıştır.
Modernizasyon çalışmalarımız da tüm hızıyla devam etmektedir.
Hatırlatmak gerekirse, geçmişte piyade tüfeğimizi dahi yurt dışından tedarik ederken, çok şükür artık Millî Piyade Tüfeklerimizi, Akıllı Hassas Mühimmatımızı, ÇNRA’larımızı, Fırtına Obüslerimizi, İHA/SİHA/TİHA’larımızı, ATAK Helikopterlerimizi, Fırkateynlerimizi ve savaş gemilerimizi tasarlayıp inşa, imal ve ihraç seviyesine gelmiş bulunuyoruz.
Silah sistemlerimizin harekât sahasında elde ettiği başarılar, tüm dünyanın da dikkatini çekmiş ve yerli-millî savunma sanayi ürünlerimize olan talep artmıştır.
Tüm dünyanın dikkatini çeken bir seviyeye ulaşmamıza rağmen katetmemiz gereken mesafeler olduğunun da bilincindeyiz.
S-300 NATO İÇİNDE NASIL KULLANILIYORSA S-400 DE AYNI ŞEKİLDE KULLANILACAKTIR
Modernizasyon faaliyetlerinden bahsetmişken gündemdeki S-400, F-35 ve F-16 ile ilgili gelişmelere değinmek istiyorum.
1990’lı yılların başından itibaren uzun menzilli bölge hava ve füze savunma sistemi tedarik çalışmalarımız sürdürülmektedir.
Bu çerçevede tedarik prensiplerimize uygun olan S-400 sisteminin tedarik sözleşmesi 11 Nisan 2017 tarihinde imzalanmıştır.
S-400 bir savunma silah sistemi olup; S-300, NATO İttifakı içinde nasıl kullanılıyorsa S-400 sistemi de bizde aynı şekilde kullanılacaktır.
ABD’NİN TAVRI OLUMSUZ OLURSA TÜRKİYE BAŞKA ALTERNATİFLERİ DEĞERLENDİRMEK DURUMUNDA KALACAK
F-35 projesinde ise tüm sorumluluklarımızı yerine getirmemize rağmen, S-400 gerekçe gösterilerek F-35 tedarikimiz engellenmiştir. Bu gelişmeler üzerine Türk ve ABD heyetleri, 27 Ekim 2021’de Ankara’da bir araya gelmiştir. Bu görüşmede Türkiye’nin uğradığı zararın nasıl telafi edileceği de dâhil olmak üzere, F-35 için yaptığımız harcamaların geri ödenmesine yönelik görüş ve taleplerimiz iletilmiştir. Mali hususlarda ayrıntılı olarak müzakerelerde bulunmak üzere, 2022 yılı başlarında ABD’de yeniden bir araya gelinmesi hususunda mutabık kalınmıştır.
Bunun yanı sıra yeni F-16 tedariki ve mevcut F-16 savaş uçaklarımızdan bir kısmının modernize edilmesi için resmî talebimiz Yabancı Askerî Satışlar çerçevesinde ABD’ye 30 Eylül 2021’de iletilmiştir. ABD yönetiminin konuya olumlu yaklaşabileceğini düşünüyoruz. Ancak süreç Kongre onayına tabi olacağından, gelişmeleri yakından takip ediyoruz.
ABD’nin tavrının olumsuz olması durumunda Türkiye, içinde bulunduğu tehdit ortamında güvenliğini sağlayabilmek için zorunlu ve tabii olarak başka alternatifleri değerlendirmek durumunda kalacaktır. Bu ve benzeri sorunları görüşmek üzere temaslarımız sürmekte olup şu anda da Bakanlığımızdan bir heyet ABD’de bulunmaktadır.
1 OCAK’TAN İTİBAREN HUDUTLARIMIZDA 261 BİN 137 GÖÇMENİN GEÇİŞİ ENGELLENDİ
Bir diğer önemli konu olan hudutlarımızın güvenliği ise;
– Kaçakçı, terörist ve yasa dışı girişler engellenerek,
– Personel ve malzeme takviyesi yapılarak,
– Her türlü hava ve arazi şartlarında ileri teknolojiye sahip gözetleme sistemleri kullanılarak sağlanmaktadır. Hudutlarımız, Cumhuriyet tarihimizin en yoğun tedbirleriyle korunmaktadır.
Bu kapsamda; Suriye hududunda Millî Savunma Bakanlığı tarafından, İran hududunda ise İçişleri Bakanlığı tarafından Sınır Fiziki Güvenlik Sistemi projeleri yürütülmektedir.
01 Ocak’tan itibaren hudutlarımızda 261.137 göçmenin geçişi engellenmiş; yakalanan 98.763 düzensiz göçmen ile 406 terörist kolluk kuvvetlerine teslim edilmiştir.
Sonuç olarak “Hudut, namustur” anlayışıyla, yüksek bir moral ve motivasyonla, gerektiğinde canını ortaya koyarak görev yapan Mehmetçiğin tek beklentisi, kahramanlık ve fedakârlığına saygı gösterilmesidir.
HAVA ARAÇLARININ KULLANIMI İÇİN TARIM VE ORMAN BAKANLIĞI İLE GEREKLİ KOORDİNASYON YAPILMAKTADIR
Doğal afet ve acil durumlarda ilgili kurumlarla koordineli olarak uçak, helikopter, personel, araç, gereç ve ekipman desteği ivedilikle sağlanmaktadır.
Ayrıca, TSK’da bulunan hava araçlarının çift maksatlı olarak kullanılması için Tarım ve Orman Bakanlığı ile gerekli koordinasyon yapılmaktadır.
TSK, güvenliğimizin sağlanmasında olduğu gibi doğal afetler ve acil durumlarda da tüm imkânlarıyla asil milletimizin emrindedir.
Askerî fabrikalar ve tersaneler; TSK’nın harekâta hazırlık seviyesinin sürdürülmesinde ve geliştirilmesinde önemli bir rol oynamakta; bu tesislerde kritik projeler başarıyla yürütülmektedir.
Özellikle AIRBUS iş birliği ile yürütülen A-400M projesi, Hava Kuvvetlerimizin ve askerî fabrikalarımızın ulaştırma uçaklarında sahip olduğu retrofit, bakım ve onarım yeteneğini mutlak surette ileri seviyelere taşıyacak ve önemli bir ekonomik kazanç sağlayacaktır.
MKE’NİN ULUSLARARASI PAZARDA ETKİN KONUMA ULAŞACAĞINA İNANIYORUZ
Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumumuz ise yıllardır arzu edilen daha dinamik, etkin, güçlü ve rekabetçi bir yapıya kavuşturulması için Yüce Meclisimizin iradeleri ile Makine ve Kimya Endüstrisi Anonim Şirketine (MKE A.Ş.) dönüştürülmüştür.
Makine ve Kimya Endüstrisi Anonim Şirketinin de sermayesinin tamamı Hazineye ait olup yönetim, temsil, denetim gibi hak ve yetkileri Bakanlığımız tasarrufundadır.
Bu süreçte, diğer kamu kurumlarına ve Bakanlığımıza bağlı birimlere geçmek isteyen işçilerimizin ve çalışanlarımızın hakları korunarak geçiş imkânı sağlanmış, hiçbir çalışanımız mağdur edilmemiştir.
Bu dönüşüm ile şirketimiz, TSK’nın ihtiyaçlarını karşılamanın yanı sıra dost ve müttefiklerimizin de gelişen ve artan ihtiyaçlarına cevap verebilecektir. Bu şekilde şirketimizin uluslararası pazarda da etkin bir konuma ulaşacağına inanıyoruz.
Hâlihazırda MKE A.Ş.de TSK’nın acil ihtiyacı olan birçok kritik proje başarıyla sürdürülmektedir.
SAVAŞ GEMİSİ TASARLAYIP İNŞA EDEBİLEN SAYILI ÜLKELERDEN BİRİYİZ
Savunma sanayimizin önemli bir ayağını da tersanelerimiz oluşturmaktadır.
Burada öncelikle şunu ifade etmeliyim ki ülkemizin, Deniz Kuvvetlerimizin ihtiyacı olan savaş gemilerini tasarlayıp inşa edebilen sayılı ülkelerden biri olması, bizler için ayrı bir gurur vesilesidir.
Bir taraftan ülkemiz için MİLGEM projesinin 5’inci gemisi olan İSTANBUL Fırkateynimizi inşa ederken, diğer taraftan da, Bakanlığımız şirketi ASFAT kanalıyla dost ve kardeş Pakistan için 4 adet MİLGEM’in inşasına aynı anda devam ediyoruz.
Ayrıca Millî Denizaltı (MİLDEN) Projemizin kavramsal tasarımını da bu yıl içerisinde tamamlamayı hedefliyoruz.
SİBER GÜCÜMÜZÜ ARTIRMAYA DEVAM EDİYORUZ
Teknolojinin ve dijitalleşmenin birey ve toplum hayatında vazgeçilemez bir unsur hâline geldiği bir dönemde siber güvenliğinin sağlanmasına ve siber alanda üstünlük kurulmasına yönelik çalışmalarımızı da aralıksız sürdürmekteyiz.
Vatan topraklarımızı, denizlerimizi ve semalarımızı nasıl koruyorsak, aynı şekilde siber sahamızı da korumak için kararlı bir şekilde sorumluluk almaya ve siber gücümüzü artırmaya devam ediyoruz.
YENİ ASKERLİK SİSTEMİ İLE TSK’NIN VE VATANDAŞLARIMIZIN BEKLENTİLERİ KARŞILANDI
Askeralma faaliyetlerine gelince, malumları olduğu üzere 1927 tarihli yasa yerine yeni Askeralma Kanunu, 25 Haziran 2019’da sizlerin oylarıyla TBMM’de kabul edilmiştir.
Reform niteliğindeki bu yeni askerlik sistemi ile TSK’nın yükümlü personel ihtiyacı ile vatandaşlarımızın ihtiyaç ve beklentileri karşılanmış; modern, esnek, öngörülebilir ve E-Devlet üzerinden sürdürülebilir bir sistem tesis edilmiştir.
Sağlık hizmetlerinden de kısaca bahsedecek olursak; sağlık hizmet desteği, sınır ötesi ve muharebe hattında askerî sağlık personeli; geri bölgede ise Sağlık Bakanlığı personeli tarafından verilmektedir.
Operasyon alanlarında ve yurt içinde askerî sağlık hizmet desteğinin geliştirilmesi amacıyla Sağlık Bakanlığı ile yakın koordinasyon içerisinde çalışmalarımız sürdürülmektedir.
KORONAVİRÜS İLE MÜCADELEDE DÜNYADA EN BAŞARILI ORDULARDAN BİRİYİZ
Koronavirüs ile mücadelemizi titizlikle ve yoğun bir şekilde sürdürüyoruz. Özellikle belirtmek isterim ki bu konuda dünyada en başarılı olan ordulardan biriyiz.
İlk vakanın görüldüğü günden itibaren Bakanlık bünyesinde 7 gün 24 saat esası ile görev yapan “Koronavirüs ile Mücadele Merkezi – KOMMER” vasıtasıyla hem bireysel hem de kurumsal önleyici, koruyucu tedbirler hayata geçirilmiştir.
Başta operasyon bölgeleri olmak üzere tüm birlik ve kurumlarımızdaki faaliyetler salgın şartlarına rağmen hiçbir aksaklığa meydan verilmeden planlandığı şekilde devam etmektedir.
Aynı zamanda Bakanlık olarak salgınla mücadeleye çeşitli sağlık malzemelerinin üretilmesi ile yurt içi ve yurt dışına ulaştırılması yönünde de katkı sağlanmaktadır.
Yine Kovid -19 salgınının önlenmesi kapsamında, 28 dost ve müttefik ülkeye de 37 adet askerî ulaştırma uçağı görevlendirilmiştir.
EN BÜYÜK PAY ŞEHİT VE GAZİLERİMİZİN
Ülkemizin ve asil milletimizin güvenliğinin sağlanmasındaki başarıda, en büyük pay şehit ve gazilerimizindir.
Ne yaparsak yapalım, aziz şehitlerimize, kahraman gazilerimize ve onların kıymetli ailelerine olan minnet borcumuzu tam manasıyla ödeyemeyiz.
Böyle olmakla birlikte dünyada başka hiçbir millette emsali görülmemiş bir vefa ve minnet duygusuyla şehitlerimizin aziz hatırasına, gazilerimize ve onların emaneti değerli ailelerine sahip çıkmakta, kederde ve kıvançta daima yanlarında olmaktayız.
Bu bilinçle Bakanlığımız ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı başta olmak üzere ve devletimizin tüm kurumları, şehitlerimizin değerli aileleri ve gazilerimize sağlanan hakların geliştirilmesi için azami gayreti göstermektedir.
TALEPLERE EN KISA ZAMANDA CEVAP VERİLİYOR
Şu ana kadar zikrettiğimiz tüm bu faaliyetleri ilgili mevzuat çerçevesinde, şeffaflık ve hesap verilebilirlik ilkeleri doğrultusunda icra ediyoruz.
Bu kapsamda halkımızdan internet, telefon, mektup, dilekçe ve CİMER aracılığıyla Bakanlığımıza ulaşan her türlü şikâyet ve taleplere; ayrıca TBMM Başkanlığınca Bakanlığımıza iletilen Sayın Milletvekillerinin yazılı soru önergelerine en kısa zamanda cevap verilmekte, konuların takibi titizlikle yapılmaktadır.
BÜTÇE TEKLİFİMİZ EN YÜKSEK FAYDAYI SAĞLAMAYI HEDEFLİYOR
2022 yılı Bütçe Kanunu teklifimiz, Bakanlığımıza tahsis edilecek kaynaklardan en yüksek faydayı sağlamayı hedeflemektedir.
Bu doğrultuda harcama alanlarımız gözden geçirilerek verimsiz harcamalar tasfiye edilmiş ve bütçe teklifimiz, kaynakların öncelikli harcama alanlarına tahsis edilmesini sağlayacak şekilde hazırlanmıştır.
Türk Silahlı Kuvvetleri;
– Binlerce yıllık şanlı tarihimizden süzülüp gelen millî, manevi ve mesleki değerleriyle,
– Aklın ve bilimin ışığında,
– Anayasa çerçevesinde ve yasalar doğrultusunda,
– Sn. Cumhurbaşkanımız ile sıralı amir ve komutanların emir ve komutasında,
– Milletinin emrinde görevinin başındadır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.
Peygamber ocağı olarak da bilinen kahraman ordumuz;
– Asil milletimizin sevgisi, güveni ve duasından aldığı ilhamla,
– Her türlü tehdit ve tehlikeye karşı “ölürsem şehit, kalırsam gazi” anlayışı içerisinde,
– Ciddiyet ve samimiyetle görevini yerine getirmekte azimli ve kararlıdır.
Millî Savunma Bakanlığı 2022 yılı Bütçe Kanunu Teklifi; Türk Silahlı Kuvvetlerinin,
– Çağın gereklerine uygun üstün teknoloji ürünü silah sistemleri ile donatılarak etkin, caydırıcı ve saygın niteliklerinin artırılması ve
– Harekâta hazırlık seviyesinin yükseltilmesi amacıyla planlanmıştır.
Bölgesel ve küresel barış ve istikrara katkı için “daha etkin, daha caydırıcı ve daha saygın bir TSK” düşüncesiyle Komisyon’un Sayın Başkan ve üyelerinin Millî Savunma Bakanlığı 2022 Yılı Bütçe Kanunu Teklifini uygun yaklaşımla mütalaa edeceklerine inanıyoruz.
Bu vesileyle Sultan Alparslan’dan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e kadar bin yıldır bize vatan olan bu topraklarda bu günlere, bu seviyelere gelmemizde emeği geçen, katkı sağlayan bütün devlet büyüklerimize, komutanlarımıza ve asil milletimize şükranlarımızı sunuyor; aziz şehitlerimize, ebediyete intikal eden kahraman gazilerimize Allah’tan rahmet diliyorum.
Şu anda karada, denizde ve havada, zorlu iklim ve arazi şartlarında kahramanlık ve fedakârlıkla görev yapan değerli silah ve mesai arkadaşlarıma da bu vesileyle kazasız, belasız, hayırlı, başarılı görevler diliyor, alınlarından öpüyorum.
kaynak:https://www.msb.gov.tr/SlaytHaber/16112021-14807